14 Nisan 2009 Salı

Autojector

dog head

Autojector
Rus bilimadamı Sergei Brukhonenko'nun 1920'lerde kurduğu bir düzeneğin adı.

Ne işe yarar bu düzenek derseniz, bir nevi yaşam destek ünitesi deriz.

Fotoğrafta da görüldüğü üzre, vücuttan kesilmiş kafaları hayatta tutmaya yarıyor.

Sergei Brukhonenko, "eğer vücudun işlevinin yerini tutabilecek bir alet tasarlayabilirsem, beynin vücuttan ayrılmış olmasına rağmen bilinçli çalışmasını sağlayabilirim" diye düşünerek hortumlardan damar, ve çeşitli yan sanayi ürününden kalp ve akciğer yaratmış.
Akabinde denek olarak seçtiği bahtsız bir köpecik üzerinde ufak bir operasyona girişerek gövdeyi bir kenara atıp hayvanın kafasına autojector'ü monte etmiş.
Neticede söylenene göre hayvan yaşamaya devam etmiş.

Devam ettiği yaşamsa öyle nefes alıp vermekten ibaret değil: köpek ışığa, sese, tada tepki veriyor, gıdıklanıyor ve hatta yemek yiyor.

Deneyler zamanında videoya kaydedilmiş.


Çizgi Roman Uyarlaması Filmlerin Takip Ettikleri 8 Kural

Nette bu kurallara denk geldim. Liste şöyleymiş:

8) İlk filmde kahramanların kökenine dair o bildik, sıkıcı hikayeyi anlat.
7) Devam filmlerinde muhakkak birden fazla kötü adam olmalı.
6) 2. Filmde kahramanımız kimliğini birine açıklamalı.
5) 3. Filmde kahramanımızın bir de kötü versiyonu olmalı.
4) Bir noktada kahramanımız süper güçlerini kaybetmeli.
3) Kötü karakterler kahramanın mekanını basmalı.
2) Kötü karakterlerden biri kendini feda etmeli.
1) 5. filmde seri baştan başlamalı.

Bu maddelerle ilgili detaylı anlatım ise burada


Sen Bana Birini Anımsatıyon

Soldakileri biliyorsunuz, milleti "Çanakkale Savaşı böyle zor koşullarda altında kazanıldı işte" diye galeyana getiren aklı evvellerin gazladıkları, bir nevi ikinci ağlayan çocuk vakası.
Tabii sonrasında fotoğrafın Çanakkale Savaşı ile alakası olmadığı ortaya çıktı: fotoğraf, İzmir Çiğli'deki askeri havaalanı'nın inşaatı sırasında çekilmiş.

Diğer foto 2. Dünya Savaşı'ndan. Öksüz ve yetim bu iki kardeş, 1942'de Stalingrad'dan sağ çıkmayı başarabilmişler. Mucize kabilinden...


İbrahim Tatlıses Sineması’nın Kuralları

İbrahim Tatlıses

Türkiye’deki auteur sinemanın gerçek temsilcilerinden olan İbrahim Tatlıses, derin birikimini sadece oyunculuğuyla değil; senaryosu, kurgusu, yönetim ve yapımcılığıyla da yansıtmaktan hoşlanır beyaz perdeye.

80’lerin başından itibaren dar boğaza girip çareyi erotik filmlerde arayan yeşilçam’ın ayakta kalabilen, tavrını ortaya koyup üretmeye devam edebilen ender simalarından olmuştur.

Büyük usta sadece sinema alanında da vermez eserlerini, her biri birer kısa film hüvviyetindeki video kliplerinin de her biri birer klasiktir (şahsi tercihim dom dom kurşunu isimli türküye çektiği kliptir ki bu bana göre bir başyapıttır).

Sanat ya da zanaatla uğraşan her büyük üstad, altındaki imzaya değil eserin bizzat kendisine bakıp kimin yaptığını anlamamız için kendilerine dair bir takım unsurları serpiştirirler çalışmalarına. Ya da üretim için kendilerine özgü bir yol geliştirirler. Ki buna üslüp deriz, çokça kıymet gösteririz.

İbrahim Tatlıses'i bu yazıya konu yapmamızın asıl gerekçesiyse işte bu belirgin, baskın üsluptur. Aşağıda ufak bir listesi mevcuttur.

İbrahim Tatlıses Sineması’nın Belirleyici Unsurları:

1) Kadınlar
İbrahim Tatlıses Sineması kadınlarının çoğunlukla sarışın ve renkli gözlü olmaları bir tesadüf değildir. Üstadın bu noktada Hitchcockvari bir tavır takındığını görürüz kast oluştururken.
Bu kadınlar her daim şımarık, haşarı, çılgın ve yer yer de terbiyesiz olurlar. Bunun sebebi, hayata İbrahim Tatlıses’in başladığı yerden başladığınızda, parlak bir gelecek ülküsü oluşturacağınız vakit sahip olduğunuz ve size öğretilenlerden çok farklı şeyleri arzulayacak olmanızdır. Doğulu adamın kendini cemiyette kabul ettirebilmesinin yolu batılı kadınlarla takılmasıdır.

2) Kankalar
İbarihim Tatlıses Sineması’nın bir diğer değişmez unsuru esas oğlanımızın sahip olduğu can dostu kadrosudur. Bu dost bazı filmlerde Aydemir Akbaş'la paylaşılan bir sefaletle kankalığa, yahut Osman Cavcı ya da Mehmet Ali Erbil’le asistan bozması bir yardımcılığa dönüşür.
Yaratılmak istenen yalnız adam imajını destekler.

3) “Bir” jesti
Tüm tatlıses yapımlarında muhakkak denk gelebileceğiniz bu hareket büyük yaratıcının gören gözlere yönelik imzasıdır adeta. Vücuda gelişi “ama bir saniye...” replğiyle tetiklenir ve Kral’ın burun hizasına kaldırdığı işaret parmağının ilk boğumuna baş parmağının kenarıyla temas etmesiyle etkinliğine kavuşur.

4) Tartışma
Tatlıses Dünyası’nda kıskançlıklar sevgililer arasında kavga çıkabilmesi için en geçerli sebeptir. Çiftler arasında larşılıklı güven diye bir şey yoktur.
Bir diğer münakaşa sebebi de hatun kişinin ayrılmak istemesidir. Sana da yazık bana da, bu iş yürümeyecek, gibi beylik laflar sıralanır ve İmparator mümkün olduğunca alttan almaya çalışır. Ama baktı olmuyor, yol verir gider!
Yine bu dünyanın kuralları çiftlerin nasıl kavga etmeleri gerektiğini çok açıkça belirtmiştir.

5) “Ekmek kaç para?”
Türk sinemasının gördüğü en ağır ayar cümlesidir. Rivayete göre ilk kullanan Yılmaz Güney'dir ancak üstad Tatlıses'le gerçek yeri ve kimliğini bulmuştur.
Çoğunlukla Hülya Avşar üzerinde kullanılmıştır. Karşı tarafı titretip kendne getirme, hayatın gerçekleriyle başbaşa bırakma, üçüncü gözünü açma gibi etkileri mevcuttur.
Bu soruya doğru yanıtı verebilen esas kız henüz görülmemiştir.

6) Kroluk/Kalın Kafalılık
Bir insanın sahip olabileceği en büyük meziyetlerden biri olan kendiyle dalga geçebilmeyi İbrahim Tatlıses’in hemen hemen tüm görsel eserlerinde görmek mümkündür. Çoğu filminde kendisini dar kafalı, kıro biri olarak resmetmesinin sebebi budur. Takdir edilmelidir.

7) Sözleri Hareketlerle Destekleme
Oyunculuk dersi kıvamındaki ibrahim tatlıses yapımları aktör yetiştiren birer fabrika gibidir. Genç yetenekler (Gülban Ergan, Demet Akalın, Seda Sayan, Hülya Avşar hep onun elinden geçmiştir) keşfedilip metot öğretilir. Bunlardan en belirgini repliklerin hareketlerle birebir desteklenmesidir.
Örnek olarak karakterimiz: ben seni seviyorum derken eliyle ilk önce kendini, sonra karşısındakini gösterir, seviyorum derken aynı anda iki eliyle görünmez bir kalp çizer gökyüzüne.